Month / Şubat 2022
-
Pablo Neruda, (12 Temmuz 1904 – 23 Eylül 1973)
Şili’de demiryolu işçisi bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesini çok küçükken kaybetti. 13 yaşındayken yerel “La Mañana” gazetesindeki bazı makalelerle katkıda bulunmaya başladı. 1920’de “Selva Austral” isimli edebiyat dergisinde “Pablo Neruda” adıyla yazmaya başladı. Şair, bu takma ismi Çek şair Jan Neruda’da anısına seçmişti. Daha sonra bu isim yasal adı olarak kalmıştır.…
-
Émile (Édouard Charles Antoine) Zola, (2 Nisan 1840, Paris – 29 Eylül 1902)
Dünya edebiyatının en büyük yazarları arasında yer alan Emile Zola, eserlerinde Fransız toplumunun sorunlarını ayrıntılı bir biçimde ele almış, natüralizm akımına öncülük etmiştir. “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en ünlü romanları arasındadır. Yazar, Dreyfus tartışmasında aldığı tavırla 19. yüzyılın son ve yirminci yüzyılın ilk çeyreğindeki uluslararası edebiyat gündemine oturmuş ve günümüz “entelektüel” tanımının da temellerini atmıştır. Fransız…
-
Renée Hirschon Philippakis
Oxford Üniversitesi St. Peter’s College, Antropoloji Bölümü’nde öğretim üyesidir. Aynı üniversitenin Mülteci Araştırmaları Programı için araştırmalar yapmaktadır. Oxford Brookes Üniversitesi, onursal araştırma görevlisidir.
-
Peter BURKE (d. 1937, Stanmore, İngiltere)
İngiliz tarihçi ve akademisyen. Katolik bir baba ve sonradan Katolikliğe geçen Yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. St John’s College’de Cizvit eğitimi aldı. Daha sonradan St. Antony’s College’e devam etti. 1962’den 1979’a kadar Sussex Üniversitesi’nde Avrupa Çalışmaları Okulu’nda görev aldı. Burada tarih dersleri verdi ve düşünce tarihi alanında okutmanlık yaptı. Daha sonradan Cambridge Üniversitesi’ne…
-
Saba Mahmood (1961–2018)
Berkeley’de bulunan California Üniversitesi’nde antropoloji profesörü ola- rak; Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, Güney Asya Araştırmaları Enstitüsü ve Eleştirel Teori Programı’nda çalıştı. Akademik çalışmaları, Orta Doğu ve Güney Asya’daki Müslüman toplumlara odaklanarak antropoloji ve siyaset teorisindeki tartışmaları etkiledi. Talal Asad’ın çalışmalarından etkilenerek toplumsal cinsiyet, dini siyaset, laiklik ve Ortadoğu’daki Müslüman ve gayri- müslim ilişkileri konularında eleştirel yazılar…
-
Narcissus’tan Beri Aynalarda Tutuklu Kalan Roman Kahramanları
Erirler kovuklarda yaktıkları mumlarla birlikte Çeyiz sandıklarından kızlık aynalarını çıkartarak Evlerdeki Kadınlar (1966) / Fevzi Yalım Ayna, insanı hep büyüleyen bir nesne olmuş. İnsanın benliğine dair kendinden bile gizlediği gerçekleri görünür kılan bir alana geçişi sağladığı düşünülmüş. Gerçekle gerçek olmayan, görünür ile görünmez olanın arasında bir yerde konumlanan bu nesne, aynı zamanda insanın kendisine dair…
-
Öner Ünalan
Kırk yıllık dostum Öner Ünalan, yaşamdan ayrıldığında, takvim yaprakları 2011 yılının 27 Ocak gününü gösteriyordu. Bu adı hatırlayacak okurlarımın sayısı azdır. Çünkü Öner, her başarısının ardında mahcup bir çocuk gibi âdeta saklanır, bu yoldan reklamının yapılmasından kaçınırdı. Yazılarında ve kitaplarında genellikle “Ragıp Gelencik” takma adını kullanırdı. Bu adla yayımlanmış çok sayıda kitabı, yazısı vardı. Dostum…
-
Maria Antonia Ortega
1954 Madrid doğumlu şair ve yazar. Ortage y Gasset’nin torunu. Aşağıdaki düzyazı şiirler şairin Épica de la Soledad (Yalnızlık Destanı), El Espia de Dios (Tanrı’nın Casusu) ve Descenso al Cielo (Göğe Düşüş) adlı kitaplarından derlenmiştir. Türkçesi: Tozan Alkan Güzellik Tıpkı tüm maddeler gibi, çoğaldığında dağ gibi olur. Seviyesi yükselince su yatağından taşar ve toprağa karışır,…
-
Jacques Prévert
Fransız şair. 1900 yılında Neuilly-sur-Seine’de doğdu. Yoksul bir aileden gelmesinden dolayı daha çocuk yaşta çalışmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı’nda askere alındı. Desnos ve Breton’la arkadaş oldu. “Başta üstgerçekçi topluluğa katılsa da sonraları yine bu akıma bağlı kalmakla birlikte bu akım içinde kendine özgü bir yol tutturdu.” Üstgerçekçiliğin şaşırtıcı, beklenmedik benzetmelerini halk edebiyatının alaycı zekâsıyla kaynaştırdı.…
-
Adnan Özer ile Söyleşi…
– Uzun sayılabilecek bir sessizlikten sonra bir çeviri şiir kitabı ve bir de romanla sizi karşımızda bulduk. Neruda’nın Evrensel Şarkı’sı zaten başlı başına yoğun bir şiir mesaisi olmuş olmalı… Şiirle başlayalım, süreç nasıl gerçekleşti? Neden Latin Amerika, ya da Neruda şiiri demiyorum, çünkü zaten çok sayıda Latin Amerika ve Neruda çevirisi yaptınız. Bu projeyi merak…